CurcunaForum.Org

CurcunaForum.Org (https://www.curcunaforum.org/)
-   Fıkralar (https://www.curcunaforum.org/fikralar/)
-   -   tuna dan fıkra arşivi (https://www.curcunaforum.org/fikralar/1227-tuna-dan-fikra-arsivi.html)

-TheTveT* 02-27-2007 17:47

YAŞLILIK
Bir adam, arkadaşına hastalığından dert yanıyordu:

— Hele şu sağ bacağımdaki romatiz*
manın verdiği acıya hiç dayanamıyo*
rum, dedi. Nedeni nedir, acaba?

— Neden olacak, dedi öteki. Yaşlılıktan.
Bunların hepsi yaşlılık alâmetleri.

Adam:

— Saçma, diye yanıt verdi. Sol bacağım da sağ ba* cağım ile aynı yaşta. O neden ağrımıyor?

-TheTveT* 03-22-2007 21:22

ilk fıkra benden olsun

adamın biri sekreteriyle şehir dışına toplantıya gidiomuş
hava muhalefeti sebebiyle yolda kalmışlar
arabadan inip geceyi geçirecek bi yer arıolarmış ki bi kulübe bulmuşlar
kulübede bi yatak bi keç battaniye bi de uyku tulumu varmış
sekreter yatagı almış
adam da tulumda yatıo
adam tam uyuycakken sekreter:

-ali beeeeeeeeeey ben çok üşüooom.
adam kalkıp bi battaniye vermiş

adam tam uykuya dalıoken sekreter:

-ali beeeeeeeeeeey ben çok üşüom
adam kalkıp yine bi battaniye vermiş

tam uyuycakken sekreter yine:
-ali beeeeeeeeeeeey ben çok üşüom

adam:

-burası ıssız bi yer kimse yok evliymiş gibi davransak bişi olmas heralde!

sekreter:

-oluuuuuuuur

adam:

-o zaman kalk ve kahrolası battaniyeni kendin al!
__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:27

Büyük şirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili
önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden
birinin evine telefon etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı
taraftan fısıldayan bir çocuk telefonu açar:
- Alo...
Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak istemeyen patron sorar:
- Baban evde mi?
Çocuk fısıldayarak yanıt verir:
- Evet...
Patron sorar:
- Onunla konuşabilir miyim?
Çocuk fısıldayarak yanıt verir:
- Hayır...
Patron şaşırarak:
- Peki annen evde mi?
Çocuk fısıldayarak:
- Evet...
Patron sabırla devam eder:
- Peki onunla konuşabilir miyim?
Çocuk yine fısıldayarak:
- Hayır...
Patron çocuğun yanıtları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir büyükle
konuşmak olacağını düşünerek sorar:
- Orada başka kimse var mı?
Çocuk fısıldayarak:
- Evet... Bir polis memuru var...
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen
adam sorar:
- Memur beyle konuşabilir miyim?
- Hayır... Şu anda meşgul...
İyice meraklanan patron:
- Neyle meşgul?
Çocuk fısıldayarak yanıtlar:
- Annem, babam ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor...
Meraklanan ve endişelenen patron, telefondan gittikçe artan bir gürültü
duyar ve sorar:
- Peki bu ses de ne?
- Bir helikopter...
Panikleyen patron:
- Neler oluyor orada?
Çocuk hala fısıldayarak:
- Arama kurtarma timi geldi...
Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde:
- İyi de neyi arıyorlar?
Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak yanıt verir:
- Beni :-)

-TheTveT* 03-22-2007 21:28

adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar; "Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!". Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde beş yüz bin, diğer elinde beş milyonluk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?"
Çocuk dalgın dalgın bir beş yüz bine bir de beş milyona bakar ve sonunda beş yüz binlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der.Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden beş milyonluk değil de, beş yüz binlik banknotu aldığını sorar.Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir :
- Eğer beş milyonluğu alırsam oyun biter!"

-TheTveT* 03-22-2007 21:28

Einstein bir çok yerde konferanslar vermişti. Bu konferanslara özel şoförün kullandığı bir otoyla gidiyordu. O konferans verirken şoför de dinleyiciler arasında oturarak onu dinlerdi. Bir gün yine bir yere konferansa gidiyorlardı. Bir aralık şoför,
'-Dr Einstein,' dedi, sizi o kadar uzun zamandır defalarca dinledim ki artık yapacağınız konuşmayı kelimesi kelimesine biliyorum.' Yaşlı adam pası almıştı.
'-Pekala,' dedi, 'şimdi gitmekte olduğumuz yerde beni tanımazlar. Palto ve şapkalarımızı değişelim ve sen konuş.'
Şoför konuştu. Gerçekten de dersini iyi çalışmıştı. Biri çıkıp da daha önceki konferanslarda sorulmamış bir soru soruncaya kadar sorular kısmını bile başarıyla götürüyordu. Yine de bozuntuya vermedi:
'-Böyle basit bir şeyi sormanız gerçekten çok garip,' dedi, 'şimdi arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve size cevap vermesini söyleyeceğim.'

-TheTveT* 03-22-2007 21:28

temel ile dursun, hayatlarında ilk olarak klasik müzik konserine gitmeye karar verirler. biletler alınır ve konser günü konser yeni yeni başlamışken salona girilir. temel biletin ustundeki koltuk numaralarından yerlerini bulur ve otururular.
temel bu sırada yandaki top sakallı entel bir abimize dönüp sorar:
-ha beyefendu,bu nedur da çaliiler şimdu?
-mozart'ın 40. senfonisi
-uyy!!haçan desene biz çok gec kalmişiz

-TheTveT* 03-22-2007 21:28

Sifon
Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, daa!" Dursun hafifçe gülmüş: "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yola çıkmışlar, Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" Dursun gene hafifçe gülmüş. "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye bağırmış: "amma büyük masa, daa!" Dursun'un sesi gelmiş "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: - "Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapı" diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş ama sol yerine sağdan üçüncü kapıya girmiş. Orası evin havuzunun oldugu yermiş. Heryer karanlık olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle bağırmaya başlamış: - "Sifonu çekmeyiiin!! Sifonu çekmeyiiin!"

-TheTveT* 03-22-2007 21:30

Babada kalacaktır
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım."
Hakim kocaya sormuş:
- "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?"
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış:
- "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?"
Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."

-TheTveT* 03-22-2007 21:30

Benim kim olduğumu biliyor musun?
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katildigi bir imtihan...
Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine
imkân yok.

Cevaplari yetistiremeyen kaliyor. Bu yüzden bütün talebeler haril haril kâgit dolduruyorlar. Ama birisi agirdan gidiyor. Biraz düsünüyor biraz yaziyor.
Hiç aceleci bir hâli yok.

Derken süre doluyor. "Getirin kâgitlari çocuklar" diyor profesör ve herkes bitirebildigi kadariyla kâgidini getirip masanin üzerine koyuyor. Veren çikiyor, veren çikiyor, masanin üzerindeki kâgitlar birikiyor. Sinifta hiç talebe kalmiyor. Bir kisi hâriç. Bizim agirdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor.

Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâgidini bir sonraki ders için hazirliklarini tamamlamakta olan profesöre uzatiyor. Profesör kizarak:
-Hayir! Çok geç kaldin. Artik senin kâgidini alamam...
Bizimki ters ters bakiyor:
-Sen benim kim oldugumu biliyor musun?
-Yoo, aslinda bilmiyorum. Ne olacak?
-Iyi öyleyse, diyor bizimki ve yigili duran imtihan kâgitlarinin bir kismini kaldiriyor ve araya kendi kâgidini koyup kâgitlari tekrar düzeltiyor. Sonra da:
-Iyi günler hocam, deyip profesörün saskin bakislari arasinda yürüyüp gidiyor.

-TheTveT* 03-22-2007 21:30

Bir iki üç iç..
Hitler'in gözü İngiltere'de ama oraya gitmesine imkan yok. Çünkü bir sürü tankı var ama savaş gemisi yok..
Bir gün yardımcıları ile Manş denizinin kıyısına geldiğinde "Denizi kurutup tankları karşıya geçirmek" gibi müthiş bir fikir geliyor aklına..
Ve hemen emir veriyor. Tüm Alman ordusu denize girecek ve denizin suyunu içip bitirecek...
Hitler emir verdimi akan sular durur.. Eline kaşık, kepçe, maşrapa alan tüm asker denize giriyor ve komutan emri veriyor.
"Bir iki üç iç..
Bir iki üç iç..
Bir iki üç iç.."
Bu komutla askerler bütün gün deniz suyunu içiyorlar ve gece olunca istirahate çekiliyorlar. Bir hafta sonra müthiş planının ne halde olduğunu görmek üzere Hitler deniz kenarına geliyor. Görüyor ki denizde bir litre bile eksilme yok.. Tam dönüp komutanlarına bağıracağı sırada karşı sahillerden bir ses duyuyor...
"Bir iki üç çişşşşş..
Bir iki üç çişşşşşş..
Bir iki üç çişşşşşş.."

-TheTveT* 03-22-2007 21:30

MİT

Bilim adamları, birgün mağarada yaşı
1.582.903 olan bir İnsan fosili bulur, bu fosili istihbarat teşkilatlarını
sınamak
amacıyla kullanma
kararı alırlar.
Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı
çıkıp
derler
ki;

Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000
arasında...
Daha
sonra CIA girer ve 12 saat sonra baya bi havali
şekilde
çıkarlar.
Bu fosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000
arasında
derler...
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2
gün
kalırlar.
49. saatte çıkar derler ki;
Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila
1.600.000
arasında...

En son olarak bizim MİT girer. Aradan bir hafta
geçer
mağaradan
ses
yok, 1 ay
olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok. Mağaranın
dışında
bekleşen gazeteciler
daha fazla beklemeyip içeri girerken
bizimkilerden
biri
çıkar dışarıya... Yaka paça
dağılmış gömleğin yarısı dışarıda...
Sigarası için
bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada
gazeteciler
heyecanla;

İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin
yaşını
bulabildiniz mi?
Bizimki sigaradan bir fırt çeker
ve;
Fosilin
yaşı tam olarak 1.582.903 der.
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla
sorarlar
Nasıl
başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl
tahmin
ettiniz?
Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve
derki;
Zor oldu ama "Konuşturduk
pezoyu"http://www.forumuz.biz/images/smilies/biggrin.gifhttp://www.forumuz.biz/images/smilies/biggrin.gif

-TheTveT* 03-22-2007 21:30

Dünyanın meshur
"think-tank"ları bir araya gelirler. Arastırma konuları önümüzdeki asırda
dünyanın hakimi kim olacaktır. Dünya kime kalacaktır. Bilgisayara bütün
ülkelerin nüfus yapısından, ekonomiye, eğitimden sağlığa ve siyasetten
askeriyeye kadar bütün bilgiler yüklenir. Uzmanlar "Dünya kime kalacak"
diye sorularını yazarlar ve "enter"e basarlar. 1 dakika sonra ekranda
büyük harflerle cevap görünür:

"Dünya Türklere kalacak."
Uzmanlar soktadır. En nihayet birisi saskınlıktan kurtulup, "neden" diye
yazar ve "enter" e basar. Bilgisayardan hemen cevap gelir:

"Bütün milletler uzaya gidecek, böylece dünya Türklere kalacak."
__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:31

Adam ve karısı sabah sabah çok kötü kavga etmişler.
Adam kapıyı çarptığı gibi gitmiş, kadın da hiç oralı olmamış.
Derken kadın evde iş yaparken birden kapı çalmış, kadın kapıyı bir açmış,
karşısında çiçekçi dükkanından gelen bir çocuk ve kucağında da 12 düzine
kırmızı gül.
Kadın seviniceği yerde "OFFF ŞİMDİ YANDIM!.." demiş.
Çiçekçi çocuk sormuş :
"Ne oldu bayan? Gülleri sevmez misiniz?"
Kadın :
"Çok severim, demiş. Ama siz bu kadar çiçek ne anlama geliyor bilmiyorsunuz!" Çocuk :
"Hayır bilmiyorum ne demek?"
Kadın :
"Bu demektir ki önümüzdeki iki haftayı sırtüstü yatmış bacaklarım havaya
dikilmiş vaziyette geçireceğim.
Çocuk şaşırmış''
"Niye ki? Evde vazo yok mu?"

-TheTveT* 03-22-2007 21:31

Ayşe ile Ali diye iki çacuk varmış. Bir gün battaniyeye sarılıp yatıyorlarmış. Ayşe Ali'ye sormuş:
"-Ali ben kız mıyım,erkek miyim?"
Ali:
"-Dur battaniyenin altına bakıyım"
Ali bakar ve:
"-Sen kızsın" der.
Ayşe nedenini sorar
"-Senin terliklerin pembe,benim terliklerim ise mavi"

-TheTveT* 03-22-2007 21:31

Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış, kaldırıma ancak
yanaşabilmiş.
Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, birde bunların yanına talihsizlik eklenince,
söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil.
Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde
kaderiyle başbaşa, kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen
bir deli, çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra
seslenir;
-Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
-Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala
düsürdüm.
-Düşündüğün seye bak! öbür lastiklerden birer tane sök hepsi 3 bijonlu
olsun.
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen ise girişir. Herseyi
tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı deliye takılır.
Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl
hastanesindeki adama seslenir:
-Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar
- Biz burada 'delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil.

-TheTveT* 03-22-2007 21:31

Askerde İstanbul'lu bir arkadaş acemiliği tamamlamış, kura çekiyor..
Elini torbaya daldırmış, bir kağıt seçmiş.
Komutan:
- Bu mu oğlum?
Asker:
- Hayır komutanım ben Sarıyer'liyim ve sarıyer orduevini istiyorum. İçime doğdu bu kura İstanbul ama Sarıyer değil..

Demiş ve kağıdı açmadan torbaya atmış. Karıştırmış, karıştırmış ve bi kağıt çıkartmış.

Komutan:
- Evladım bu mudur?

Asker:
-Evet komutanım budur.. Kesin hissettim bu sarıyer orduevi.

Komutan kağıdı açmış ve..
-Evladım Sarı'yı tutturdun da Kamış'ı nerene sokacaksın bilemiyeceğim

-TheTveT* 03-22-2007 21:32

Brejnev, Küba'ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk yapacaklar. Ülkenin en iyi ressamına başvurmuşlar. Bir tablo yap. Adı "Brejnev Küba da" olsun diye.

Ressam:
"- Hadi oradan" demiş.
"- Ben adamı görmedim bile. Adam hayatında Küba'ya gelmedi. Şimdi ben nasıl "Brejnev Küba da" diye atmasyondan resim yaparım?"

Tesadüf bu ya. Bizim Temel, puro almaya Havana'ya gelmiş o sırada. Sıkıntıyı duymuş.

"- Ben size istediğiniz tabloyu yaparım. Bana bir sandık puro verirseniz" diye. Vermişler.

Temel bir hafta sonra, Kübalılar'ı çağırmış.

- "İşte tablonuz" demiş. Tuvalin üzerini örten bezi hızla aşağı çekivermiş. Kübalılar da donuvermişler. Tabloda, yatakta iki kişi, al takke ver külah.
- "Bu ne" diye gürlemiş, Turizm Bakanı.
- "Bu ne?.. Bu kadın kim?.."
- "Brejnev'in karısı!" demiş, Temel.
- "Peki bu üstündeki adam kim?"
- "Brejnev'in uşağı!.."
- "Peki Brejnev nerde ulan!.."
- "Brejnev Küba'da" demiş Temel!

-TheTveT* 03-22-2007 21:33

Buda Benden Klasik Sarısın Fıkrası

Yesil gözlü sarisinin biri kütüphaneye girmis. Dosdogru bankoya yürümüs.

'Bir hamburger, bir patates ve bir de cola istiyorum' demis.
Bankodaki adam saskinlikla sarisinin yüzüne bakmis.

Bizim yesil mi yesil gözlü sarisin adamin anlamadigini sanip bagirarak
tekrarlamis.:

'BIR HAMBURGER, BIR PATATES BIR DE COLA ISTIYORUM!'

Adam daha büyük bir saskinlikla yanitlamis:
'Hanimefendi burasi kütüphane...'

Yesil gözlü sarisin bunun üzerine
'Ohh, özür dilerim' deyip neredeyse fisildayarak:

'bana bir hamburger, bir patates, bir de cola lütfen' demis.


-TheTveT* 03-22-2007 21:34

Bir sarışın, bir kızıl saçlı ve bir esmer kadın çölün ortasında arabayla yol almaktadırlar. Hava korkunç sıcaktır. Arabanın motoru birden stop eder.

İnip baktıklarında, motoru tekrar çalıştıramayacaklarını anlarlar. Mecburen çölde uzunca bir yürüyüş yapmaları gerektiğinden, her biri arabadan birşeyler alır.

Esmer, bir şise su; kızıl saçlı bir paket bisküvi ve sarışın da arabanın kapısını söküp alır. Çölde yürümeye başlarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler.

Mola sırasında sarışın ve esmer kadınlar kızıl saçlıya döner ve niye bir paket bisküvi aldığını sorarlar.

- "Acıkırsam yerim, diye düşündüm" cevabını verir kızıl saçlı "..çölde ne kadar yürüyeceğimiz belli değil.."

Hepsi de bunun çok mantıklı olduğunu düşünür. Ve sonra sarışın kadınla kızıl saçlı olanı esmere döner ve niye yanına bir şise su aldığını sorarlar.

- "Eğer susarsam, yanımda içecek birşeyin olması gerektiğini düşündüm.." diye cevaplar esmer kadın.

Evet, bu çok akıllıca bir fikir, diye düşünür diğer ikisi. En sonunda esmer ve kızıl saçlı kadınlar sarışına dönerler ve arabanın kapısını niçin söküp aldığını sorarlar.

- "Şeyy.." der sarışın "..çok sıcak olursa pencereyi açıp serinlerim diye düşündüm de.."

-TheTveT* 03-22-2007 21:34

Üç sarışın, detektif olmak üzere polis teşkilatına müracaat etmişler.
Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzım'a düşmüş. Komiser Kâzım birinci kıza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve "Söyle kızım" demiş "Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?"
Kız şöyle bir durmuş ve "Çok kolay" demiş "Adam tek gözlü" Komiser Kâzım resime bakmış ve "Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabi tek göz göreceksin..." demiş ve aynı resmi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve "Bana bak" diye ilave etmiş "Doğru dürüst bir cevap ver"
İkinci kız "Bu adamı tanımak çok kolay" demiş "Çünkü adamın tek kulağı var" Komiser Kâzım "Kızım" diye bagırmış "Bu resim profilden dedik yaa!...Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulaği olduğunu bilemeyiz..."
Kâzım üçüncü kıza "Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış. Beni çıldırtma. Bu adamın bariz özelliği nedir, bu adamı ileride nasıl tanırsın?" diye sormuş Kız "Bu adam lens takıyor" diye cevap vermiş.
Komiser Kâzım şaşkın şaşkın resme bakmış ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış. Merak etmiş adamın dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş.
Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde "Aferin be kızım" demiş "Doğru bilmişsin. Şimdi söyle bakalım bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?"
Kız "Çok kolay" diye cevap vermiş:
"Tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya!!"

-TheTveT* 03-22-2007 21:34

Trafik polisi Temel sarışın bir bayan sürücüyü durdurur ve ehliyetini sorar. Kadın çantasını kucağına alıp aramaya başlar; ancak uzun süre geçmesine rağmen bir türlü aradığı şeyi bulamaz.

Temel beklemekten bunalır ve sabırsız bir ifadeyle kadına söylenir:
-"Hanımfendi, aradığınızı bulamadığınız anlaşılıyor. Üzerinde kendi resminizin olduğu şeyi göstereceksiniz, acele edin lütfen."

Kadın bu uyarı üzerine telaşlanır ve kısa bir süre sonra "hah buldum" diye sevinçle çığlık atıp çantasındaki makyaj aynasını Temel'e uzatır.

Temel aynayı ciddiyetle inceler ve kadına dönüp kibar bir ifadeyle konuşur:
-"Buyrun belgenizi hanımefendi. Özür dilerim, polis olduğunuzu söyleseydiniz durdurmazdım..."
__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:34

Canım Güzin Ablacım

Haluk'la birbirimizi görür görmez aşık olduk..
Haluk hem yakışıklı bir çocuk, hem de kırmızı Bemeve'si var.
Beni ailesiyle tanıştırmak için evine götürdü.

Fakat evde kimsecikler yoktu.
"Şimdi gelirler, beklerken birer bardak kola içelim" dedi.
Haluk kendi kolasını içer içmez uyumaya başladı.
O kadar itip kaktım ama uyanmadı.

Ablacım, sevdiğim erkek acaba hasta mı?.
Evlenmemde bir mani var mı?

Rumuz: Bedriye

Güzin Ablanın cevabı:
"Benim Sevgili yavrum anan seni Kadir gecesi doğurmuş.....
__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:35

Vinç operatörünün yanlış bir hareketi yüzünden vinç zincirlerine bağlı bulunan kocaman, köklerinden sökülmüş bir ağaç birden kayar ve yol üzerinde harekete hazır bekleyen otomobilin kenarına çarpar. Otomobildeki sarışın hışımla dışarı
fırlar ve bağırır :

- Benimle birlikte gelin ve bu olayı kocama anlatın!

Sarışın yatıştırılmaya çalışılır. Vinç sahibi şirketin gerekli sigorta ödemesini yapmaya hazır olduğu anlatılmaya çalışılır ama sarışın ısrar eder :

- Olmaz.. Her şeyden önce, kocamın karşısına bu kez benim bir ağaca değil, ağacın bana çarptığını doğrulayacak bir tanık götürmeliyim.

-TheTveT* 03-22-2007 21:35

Sarışın psikiyatriste giderek derdini anlatıyordu :
- Hep aynı rüyayı görüyorum : Bir kapı var, üzerinde bir yazı... Kapıyı itiyorum, itiyorum bir türlü açılmıyor. Ter içinde uyanıyorum.

- Kapının üzerinde ne yazılı peki?

- Çekiniz.

-TheTveT* 03-22-2007 21:35

İki gazino krupiyesi canları sıkkın, rulet masası başında müşteri bekliyorlardı. Bu sırada cazibeli bir sarışın elinde 20.000 dolarlık fişle masaya doğru yaklaştı ve
- "Pardon oynayabilir miyiz?" dedi. "Ben kendimi çıplak olursam daha şanslı hissediyorum" diye ilave etti ve üstündekileri bir çırpıda çıkardı. Bu sırada da rulet çarkı da çevrildi.
- "Hadi bakalım, kazanacağız, yeni elbiselere ihtiyacım var." dedi sarışın. Kısa bir aradan sonra bir çığlık duyuldu:
- "Evet, evet kazandım, kazandım." Elbiselerini ve paraları toplayıp gözden kayboldu.
Krupiyeler birbirlerine bakakaldılar. Az sonra biri diğerine sordu:
- "Fişlerini hangi numaraya koymuştu ki?"
- "Bilmiyorum, sen bakıyorsun diye düşünmüştüm."

-TheTveT* 03-22-2007 21:36

Bardaki taburede oturan kör adamın biri barmene,

-"Hey! Bir sarışın fıkrası duymak ister misin?" demiş.

Barmen birden tamamıyle sessizleşmiş. Yanındaki adam fısıltı ile ona

-"Fıkrayı anlatmadan önce bilmen gereken bir şey var. Barmen sarışın, fedai sarışın, ben de 1.95 boyunda, 200 kg ağırlığında karatede kara kuşaklı bir sarışınım. Bununla birlikte yanımda oturan adam 2.02 boyunda, 225 kilo ağırlığında sarışın bir halterci. Senin sağındaki arkadaş ise 2.20 boyunda, 300 kg ağırlığında sarışın bir güreşçi. Bunu ciddi olarak düşün bayım. Hala bu fıkrayı anlatmak istiyor musun?"

Kör adam: -"Hayır, en az beş kez açıklamak zorunda kalırım."

-TheTveT* 03-22-2007 21:36

Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum.
Onu dokuz ay karnımda taşıdım."
Hakim kocaya sormuş:
- "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?"
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış:
- "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi.
Makineye parayı attınız ve kola geldi.
Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?"
Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."

-TheTveT* 03-22-2007 21:36

Heykeller
Yillarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri disi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmis, bir gun bir melek cennetten gelene kadar. . "Sizler iyi ve ornek heykel oldunuz, bu yuzden ben de size ozel bir hediye verecegim. Yarim saat icin sizi canlandiracagim, siz de bu sure icinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demis. Ve melek ellerini cirpar cirpmaz heykeller canlanmis, birbirlerine biraz utanarak yaklasmislar, ama sonra hizla parktaki caliliklarin arkasina kosmuslar. Kisa bir sure sonra caliliklarin arkasindan kikirdesmeler, kahkahalar duyulmus, calilar sallanmis. Onbes dakika sonra, caliliklardan cikmislar, ikisinin de yuzunde genis bir tebessum varmis. "Onbes dakikaniz daha var!" demis melek, gozlerini anlamli anlamli kirparak. . Disi heykelin yuzundeki tebessum biraz daha yayilmis ve erkek heykele donmus: "Harika! Ama bu sefer guvercini sen tut, ben siccam kafasina !. . "

__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:37

Aşırı Hız ve Uyanık Şöför

Adam trafikte 'alçaktan uçarak' giderken polise yakalanır... kenara çeker arabadan iner:
- Buyrun Memur Bey!
- Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
- Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim diil Memur Bey çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba....
Polis iyice şaşırır:
- Torpido gözünde silah mı var?!?!?!!?!?!?
- Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
- Evet Memur Bey...
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine ekipler amiri 'Çok garip' der....
'Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...'
Adam güler:
'İnanamıyorum... O şimdi benim için 'aşırı hızlı gidiyordu' da demiştir.

-TheTveT* 03-22-2007 21:37

Günün birinde Berber Fikret Usta'nın kapısı açılır...
İçeri giren müşteri Aziz Yıldırım'dır. Fikret Usta bir çırpıda saç-sakal traşını bitiriverir ve ücreti ödemek isteyen Yıldırım'a da;

"Aaaa, olur mu? Siz koskoca Fenerbahçe başkanısınız... Sizden para almam söz konusu olamaz... Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana..." der.


Fikret Usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kapının önünde koca bir paket ve pakede iliştirilmiş bir zarf bulur...Pakette 15 adet sarı-lacivert forma, zarfta ise 15 adet 100 dolarlık banknot vardır... Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar ve ekler:

"Ne gereği vardı?"


Aradan birkaç gün geçer, dükkanın kapısı açılır.. İçeri giren YILDIRIM DEMİRÖREN 'dır...
Fikret Usta bir çırpıda saç-sakal traşını bitiriverir ve ücreti ödemek isteyen DEMİRÖREN' da

"Aaaa, olur mu? Siz Beşiktaşlıların başkanısınız... Sizden para almam söz konusu olamaz... Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana..." der.

Fikret Usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kapının önünde küçük bir paket ve pakede iliştirilmiş bir zarf bulur...Pakette 15 adet BJK rozeti, zarfta ise 15 adet birer YTL'den toplam 15 YTL vardır... Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar ve ekler:

"Ne gereği vardı?"


Aradan birkaç gün daha geçer, dükkana ÖZHAN CANAYDIN gelir. Fikret Usta bir çırpıda saç-sakal traşını bitiriverir ve ücreti ödemek isteyen CANAYDIN'a;

"Aaaa, olur mu? Siz UEFA sampiyonu olan Galatasaray'ın başkanıydınız... Sizden para almam söz konusu olamaz... Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana..." der.

Fikret Usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, dükkanın önünde 15 Galatasaray yöneticisi sıra beklemektedir!!!

-TheTveT* 03-22-2007 21:37

Hatunlar, Kamera Sakalari Ve Daha Fazlasi
KORKU FİLMİNDEN DAHA KORKUNÇ YAŞANMIŞ OLAY...

Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasanmıştır. Olay Alfred
Hitchcock'un meshur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler
ürpertici. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız?

Kendisi Bünyan'li olmayan, politikayla uğraşmis ve halen Kayseri'de
yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir
benzin istasyonuna girer.Lokantaya oturur ve orada kalabalık
toplulukla birlikte bir ufak rakı içer. Yürüyüş mesafesindeki
Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar.

Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası baslamıştır.
Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki,
Bünyan'a dönüs yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip,
Bünyan'a ulasma derdindedir. Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile
görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde,
hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farıni fark eder.

Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya
biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister.
Ama o da ne? Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden
paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak
ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket
edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua
etmeye baslar. Tüm günahlari için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha
yalvarır.

Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan
arabanın dogru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece
yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de
bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.

Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah
koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan
dişarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine
gelir. Defalarca üç Kulfu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek
ulaşırr ve bir kahvehaneye girer. Üstübaşı ıslak ve şok haldedir.
Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay
verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına
gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak
istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk
taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir
sessizlik olusur.

Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki
kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada,
gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :

-Hasan baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim
araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi
değil mi?-

atık yaşanmışmıdır o kadarını bilmiom

-TheTveT* 03-22-2007 21:38

Adamin Biri Günah Cikarmaya Kiliseye Gitmiş.rahiple Birlikte Günah Cikarma Odasina Girince Anlatmaya Başlamiş:
-peder Büyük Günah Işledim...
-evet Oğlum...ne Yaptiğini Anlat Bana Tanri Seni Affedicektir...
-kiz Arkadaşimla 3 Yildir Cok Güzel Giden Bi Ilişkimiz Var Ve Aramizda Ciddi Bi Yakinlaşma Olmadi.dün Onu
Görmeye Evine Gittim,kiz Kardeşinden Başka Kimse Yoktu.ortalikta Kimsenin Olmadğini Görünce Kardeşiyle Olduk..-oh Bu Cok Kötü Evlat.fakat Yaptiğinin Kötü Birşey Olduğunu Farkindasin.tanri Affetsin..
-peder,gecen Hafta Kiz Arkadaşimi Görmeye Işyerine Gittim.iş Arkadaşlarindan Biri Dişinda Kimse Yoktu.ortalikta Kimsenin Olmadiğini Görünce Iş Arkadşiyla Birlikte Olduk.
-oh,bu Hiç De Iyi Olmamiş Doğrusu.
-peder.gecen Ay Kiz Arkadaşimi Aramak Için Amcasinin Evine Gitmiştim.yengesinden Başka Kimse Yoktu.ortalikta Kimsenin Olmadiğini Görünce Yengesiyle Birlikte Olduk.
Adam Cevap Gelmediğini Görünce Seslenmiş:
-peder,peder Neredesiniz?
Hiç Cevap Yok...kilisenin Içinde Rahibi Aramaya Başlamiş Ve Onu Piyanonun Arkasindaki Masanin Altinda Saklanir Bulmuş.
-peder,niçin Orada Saklaniyorsunuz?
-birden Ortalikta Senle Benden Başka Kimsenin Olmadiğini Fark Ettim De!!!!!!!

-TheTveT* 03-22-2007 21:38

İçeriğe dikkat edelim http://www.forumuz.biz/images/smilies/20766_134.gif

Çukur işi
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...

Dedikoducu Pezevenk
Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri pezevenk der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine pezevenk der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
-Fadime bugün trende adamın biri bağa pezevenk dedi der.
Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
-Dedikoducu pezevenk...

Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
-"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."

Firar
Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun...


İşaret
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!

Paça
Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...

-TheTveT* 03-22-2007 21:38

Yassı Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
- Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.

Mendil
Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
- Mendilin var mı
- Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.

Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaşları içeri girmiş :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mı ?
- Yok
- O zaman ahırın yanıyor

Boyacı Laz
Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış:
- Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ?
- Ben yine iyi çalışıyorum
- İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın.
- E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.

Doğan ın Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş,
Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan ı taniyruuum, ne de yengesuni..

Temel, Karısı ve Karısının Aşığı
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce karısını evde başka bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur. Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..

-TheTveT* 03-22-2007 21:38

Bir kötülüğünü görsem tıklıycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulağına gelir. İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasıl gidiyor Temel
-İyi gidiyor
-Nasıl böyle dersin tık yokmuş daha?
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.!!

Deneme Atlayışı
Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
- Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
- Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
- Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur.

Rezil Çırak
Temel bir gün yolda yürürken Dursunla karşılaşmış. Dursun 'ooo temel dükkan açık çırakta dışarı çıkmış' demiş. Temel de 'dün akşam o beni rezil etti, bu günde ben onu rezil ediyorum' demiş.

Beyincik
Adamın biri beynini değişmek ister. Bunun için bir beyin doktoruna gider... Doktor fiyat listesini gösterir.. Listede şunlar gözükür...
1 Astronot beyni 25.000
1 Profesör beyni 50.000
1 Karadenizli beyni 1.000.000
Adam listeye baktıktan sonra karadenizli beyninin neden pahalı olduğunu merak eder ve doktora sorar.. Doktor şöyle yanıt verir.
- Bir astoronot öldürüyoruz iki beyin çıkıyor, bir profesör öldürüyoruz 5 beyin çıkıyor ancak 100 karadenizliden ancak bir beyin çıkıyor.

-TheTveT* 03-22-2007 21:38

Geber ula
Temel ile Dursun hararetli bir şekilde iddialaşırlar.
Temel: - "Ula Dursun ha pen pu pinanun çatusundan pi pardak suya paluklama dalarum daa." Dursun: - "Nah dalarsun ula imkanu yoktur"
Vardır yoktur bir milyarına iddiaya girer kafadarlar. Temel gider bir bardak su getirir ve kaldırıma koyar.
-"Iyi izle ula" der "Nasul dalacam hamsi cibi"
Dursun ise hala Temel'i umursamamakta, dalgasını geçmektedir. Temel catıya çıkar Dursun'a seslenir:
-"Ula Dursun iyi izleyesun ha celeyrum!" ve kendini boşluğa bırakır. Tam yere üç beş metre kala Dursun yerdeki bardağa bir tekme sallar:
"Geber ula ..pne Temel"

Boş bardak
Fadime ile Temel evlenirler. İlk gece fadimenin dikkatini birşey çeker: Kocası yatmadan içi su dolu bardağı yatağının ucuna koymuştur. Biraz sonra Temel ile Fadime sevişirler, temel bardağı kafaya diker uyur.
Birkaç gün sonra temel odaya bir dolu birde boş bardak getirir. Fadime durumu anlamış ve hazırlanmıştır ancak boş bardağı da merak etmiştir. Temele döner;
-Uşağım doli bardaği anladik da, boş ne oliyi.
Temel; -Haçen bugün canım sevişmek istiyo ama su içmek istemiyoo.

Tartı sefası
Temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp parayı atmış. Beğenmemiş, manto ve ceketini çıkarmış ve para atıp tekrar tartılmış. Yine sıkılmış eteğini çıkarınca, Temel atılmış ve parayı atmış,
-Devam edin bundan sonrası müesseseden

Tarikat
Temel tarikata girmek icin başvurmuş. Şeyhin karşısına çıkarmışlar. Temel:
- Şeyhim tarikata girmek istiyorum demiş. Seyh de:
- Olur, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın. demiş. Neyse aradan üç hafta gecmiş ve temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş:
- Temel tamam mı ? Sabredebildin mi ? Temel:
- Valla, ilk hafta hiç problem yoktu. Ikinci hafta sabrım cok zorlandı. Ama dayandım. Ücüncü hafta bir gün Migros'a gitmiştik. Benim karı üst raflardan bir iki paket almaya çalışıyordu. Hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım daldım demiş. Şeyh de:
- Aaaa olmadı. Şimdi biz seni tarikata alamayız. deyince, Temel:
- Boşver tarikatı bizi artık Migros'a bile almıyolar...

-TheTveT* 03-22-2007 21:39

Üç dil
Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar.
Turist ingilizce,almanca,fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
-Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti, der Temel,
Dursun: -Ula neye yarayacakki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo

Tedavi Niyetine
Temel hastalanmış, doktora gitmiş. Doktor Temel'i muayne ettikten sonra yeni doğum yapmış bir kadının memesinden süt emerse hastalığının iyi olacağını söylemiş. Temel kara kara düşünerek doktorun yanından çıkmış.
Nerden bulacağını kimden isteyeceğini düşünürken aklına arkadaşı Dursun'un karısı Fadime gelmiş. "O yeni doğum yapmıştı, rica ederim" demiş ve kapıya dayanmış. Kapıyı Fadime açmış, Temel "Dursun evde mi?" diye sormuş Fadimeye. Evde yok yanıtını alınca Temel utana sıkıla derdini açmış. Fadime de "N'olacak ula altı üstü bir kaç damla süt, hem sevaptır gir içeri demiş" Fadime memesini açmış Temel'in ağzına vermiş. Temel memeyi emmeye başlamış. Temel emdikçe Fadime tahrik olmuş. Dayanamaz duruma gelmiş. Temel'e "Ula Temel baska birsey de ister misin?" diye sormus. Temel Ayıp olmaz mı?" diye yanıtlamış. Fadime ihtiraslı bir şekilde "Niye ayıp olsun?" diye cevap vermiş.
Temel -"İyi öyleyse, bir iki tane de bisküvit ver bari, içim ezildi".

Dediği dedik
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
- Yüzbaşıya soralım.
- O ne pilir ki?
- Ama dediğu dediktur.

Temelin Sırrı
Taka kaptanı Temel Reis yıllardır her sabah kasasını açar ve çıkardığı bir kağıt parçasına dalgın dalgın bakarmış. Sora onu dikkatle kasaya koyar ve kimseye emanet etmediği anahtarıyla dikkatle kilitlermiş. Tayfa merak içindeymiş, define haritası falan zannediyorlarmış. Bir gün Temel Reis ölmüş. Anahtarı koynundan alıp sararmış kağıdı çıkarmışlar.
Şöyle yazıyormuş: 'Sancak sağ, iskele sol.'

İstikamet
Temel trene binmiş, Kontrol gelmiş, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş. Temel kendinden emin,
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi, demiş.

Teknoloji
Temel Eskişehir'den Ankara'ya gidecek bir trene binmiş. Karşısındakine nereye gittiğini sormuş, İstanbul'a gittiğini öğrenince,
- Teçnoloji ne çadar celişti, pen purada oturayrum Ançara'ya, sen çarşumda oturaysun İstanbul'a cideysun.

N'oldi?
Temel ölmüş. Mezar taşında şunlar yazılıymış:
'Öleceğim dedum dedum Inanmadunuz

-TheTveT* 03-22-2007 21:39

nasretin hoca fıkraları
Sözün Özü

Nükte tavzih için, meseleleri iyice açıklamak maksadına matuf olarak yapılır. Sadece muhatapları güldürmek bahanesiyle "Bakın, size bir nükte anlatayım.. bir tane daha.." demek gevezelik ve münasebetsizlik olur. Bazen, mesela, Nasreddin Hocadan bir nükte anlatırsınız. Ama o nükte, temel mantığınızda, fikrinizdeki ve konuşmanızdaki bir boşluğu doldurmak için olmalıdır. Yoksa nükte yapılmaz, fıkra anlatılmaz şeklinde anlaşılmamalıdır.
Hoca


Yarasaydı, sahibine yarardı
At nalının insanlara uğur getirdiğine inanan biri, Hoca’ya sormuş:
- “Hocam, at nalı insana uğur getirirmiş, evin kapısına assak günah olur mu?” Böyle hurafelerin dine aykırı olduğunu her zaman anlatan hoca, bu sefer farklı bir yöntemle cevap vermiş:
- “Eğer uğur getiriyorsa, asabilirsin. Ama bence getirmez. Çünkü atlarda bir değil, dört nal olmasına rağmen şimdiye kadar bir faydası olduğunu görmedim aksine akşama kadar yediği kamçının, taşıdığı yükün ve koşturulduğu yolun hesabı yoktur.”

Hoca ile Hakim
Hoca, Sivrihisar'da hatip iken, Hakim ile kavga eder, nasılsa hakim döşeğinde ölümle pençeleşmektedir. Hocaya:
- "Gel, telkin ver", derler. O da:
- "Başka bir hoca bulun, o benimle kavgalıdır, sözümü tutmaz!"

Hepsini
Zengin bir adam Hoca’yla alay etmek için:
- “Hocam sen bu kitapların hepsini okuyor musun gerçekten?” Der. Hoca:
- “Senin kaç evin ve koyunun var?” diye sorunca, adam:
- “O kadar çok ki sayısını ben bile bilmiyorum.” Deyince Hoca cevabı yapıştırır:
- “Sen o evlerin hepsinde yaşayıp koyunların hepsini de yiyor musun?”
__________________

-TheTveT* 03-22-2007 21:39

Minare Yapımı
Hoca merhum, Akşehir'de dolaşırken yanına daha önce hiç minare görmemiş bir adam yaklaşır.
-Bunları nasıl yapıyorlar, diye sorar. Hoca ciddiyeti bozmadan:
-Bunu anlamayacak ne var? Kuyuların içini dışına çevirirler, olur sana bir minare! demiş.

Secdeye kapanırsa
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak;
- "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hak'ka tespih çekiyor!" demiş. Hoca da:
- "Ya bu tavan böyle tespih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak!"

Çömlek Hesabı
Hoca Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atmaktadır. Oğlu muziplik olsun diye içine bir avuç daha taş koyar. Bir zaman sonra arkadaşları:
-"Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar. 65 tane taş sayan Hoca 45'i der. Hiç Ramazan'ın 45 olur mu?" diye itiraz ederler.
Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle:
-"Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın 65'i!"

Marifet
Bir adam, elinde mektup
-"Hocam, şu mektubu bana bir okusana." Hoca Farsça yazıyı iyi bilmediğinden geri verir. Adam şaşırır, Hocanın okuması yok zanneder:
-"Ayıp Hoca, ayıp! Benden utanmıyorsan başındaki koca kavuğundan utan!. Hoca kavuğu çıkartır madem ki iş kavuktadır; Haydi giy de şunu, kendin oku bakalım mektubunu."

Ne Dediysem O
Çok bilmiş komşusu Hocayı sınamaya kalkmış.
- Hoca sen her şeyi bilirsin.
- Söyle bana Dünyanın merkezi neresidir? Hoca, adamın niyetini hemen anlamış:
-Tam bulunduğun yerdir, diye yapıştırmış cevabı.
- "Aman Hoca! Nasıl olur?" demiş adam.Hoca kızar gibi yapmış. Adam! Sordun, söyledik.İnanmazsan alır cetveli ölçersin

-TheTveT* 03-22-2007 21:39

Dünyanın Dengesi
Hoca'ya bir gün: Sabah olunca insanların kimi o yana ,kimide bu yana gider. Sebebi hikmeti ne ola ki?
-Hepsi aynı yöne gidecek olsa, dünyanın dengesi bozulurda ondan.

Bilenler
Hoca kürsüye çıkar çıkmaz: "Ey cemaat ne anlatacağımı biliyor musunuz?" der fakat cemaatin ancak küçük bir kısmı bilmiyoruz der. Hoca:
-"O zaman bilenler bilmeyenlere anlatsın" der ve vaaz etmeden kürsüden hemen iner.

Kürsüde
Hoca bir gün vaaz vermek için kürsüye çıkmış. Fakat olacak bu ya, aklına hiçbir şey gelmemiş. Oturmuş, oturmuş, nihayet
- “Ey cemaat size söylemek için aklıma bir şey gelmiyor desem ne dersiniz?” Oğlu da kürsünün dibinde oturuyormuş. Hemen ayağa kalkıp
- “İlâhi baba, hiçbir şey aklına gelmiyorsa, kürsüden aşağı inmek de mi gelmiyor.”

Allah Taksimi Mi? Kul Taksimi Mi?
Çocuklar, mahallede birbirlerine girmişler. Kavga döğüş, kıyamet!... Ele geçirdikleri bir kucak cevizi bir türlü doğru dürüst bölüştüremiyorlarmış. Kavganın kızıştığı bir sırada Hoca da oradan geçiyormuş. Çocuklar koşarak ona başvurmuşlar:
- Hoca Efendi, ne olur, şunları bize güzelce bölüştürüver!
Çocuklar bir kenara çekilmişler. Hoca geçmiş cevizlerin başına:
- Çocuklar demiş, Allah taksimi mi istersiniz, yoksa kul taksimi mi?
Çocukların hepsi birden:
- Allah taksimi, Allah taksimi!
Diye bağırmışlar. Bunun üzerine Hoca bir avuç ceviz alıp bir çocuğa vermiş. Arkasından iki cevizi bir başkasına, birkaç avucu ötekine, beş altı taneyi berikine... Bazı çocuklara da hiç vermemiş. Çocuklar Hoca’ya itiraza başlamışlar.
- Bu nasıl taksim Hoca Efendi, haksızlık ettin!
Demişler. Hoca da:
- Çocuklar demiş, siz benden Allah taksimi istemediniz mi?... Allah taksimi böyledir. O, dilediğine az, dilediğine çok verir, hiç vermediği de olur, herkes kısmetine boyun eğer!...


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:31.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.