01-25-2008
|
#7
|
|
İsmail Şükrü Çelikalay
İsmail Şükrü Çelikalay
İsmail Şükrü Çelikalay, TBMM 1. Dönemde milletvekilliği yapmış, bizzat kurduğu Çelik Alay isimli milis birlikleriyle Kurtuluş Savaşı içinde fillen yer alarak, Uşak cephesinin ve İç Batı Anadolu hattının savunmasında büyük yararlıklar göstermiş bir din adamıdır.
1876'da Afyonkarahisar'da doğdu. Dava Vekillerinden Mehmet İzzet Efendi'nin oğludur. İlk öğrenimini Sübyan, orta öğrenimini de Rüştiye'de tamamladı. O sıralarda Afyonkarahisar'da bulunan Teğmen Hasan Şükrü Efendi'den özel olarak Cebir ve Kozmografya dersleri okudu. Daha sonra öğrenimini medresede sürdürdü. Müftü Ali Feyzi Efendi'nin derslerine devam ederek ondan 1902'de müderrislik icazeti aldı. Ayrıca Ziraat Fen Memuru Tahsin Bey'den özel olarak ziraatle ilgili dersler aldı. Bu arada bu konuda araştırmalarda da bulundu. Elde ettiği bilgileri kendi çiftliğinde denedi. Orak, çapa, silindir ve tohum atma gibi zirai iş makinalarının geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yaptı.
13 Mart 1909'da Afyon Öğretmen Okulu'na Öğretmen olarak atandı. 13 Ekim 1911'de okulun Müdürlüğüne getirildi. 1 Mart 1912'de medreselerin ıslahı için kurulan komisyonda görevlendirildi. 20 Ekim 1915'te Darülhilafe Medresesi'ne öğretmen oldu. Bu arada, 1908'de İttihat ve Terakki Fırkası'nda politikaya girerek parti yönetiminde aktif görevler aldı.
İzmir'de 15 Mayıs 1919'da Yunan işgalinin başlaması üzerine, Milli Mücadele'ye katıldı. Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasına öncülük etti. Bir yandan topladıkları gönüllüleri cepheye sevk etmekle beraber İngilizlerin işgali altındaki depolardan gizlice silah ve cephane tedarik etti. Bu silahlarla milli kuvvetleri silahlandırmaya çalıştı. Ayrıca cami kürsülerinden yaptığı vaazlarıyla, ulusal harekatın amaç ve hedefleri konusunda halkı aydınlattı.
Ayrıca Afyon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kuruluşu ve faaliyetlerinde de görev aldı. TBMM 1. Dönem'de Karahisar-ı Sahip (Afyon) milletvekili seçildi ve 23 Nisan 1920'de yapılan açılış töreninde hazır bulundu. Ankara'da toplanan bu meclisin meşru olmadığı yolundaki propagandalara karşı Hacıbayram Camii ve Zincirli Camiinde vaazlar vererek halkı aydınlatma çabasını sürdürdü. I. toplantı yılında Defter-i Hakani (Tapu-Kadastro), Adalet ve İrşad Komisyonlarında görev yaptı. Bu arada Ankara yöresinden topladığı gönüllü erlerle bir birlik teşkil edip, Kütahya-Eskişehir-Afyon cephesinde görev aldı. Kurdurduğu birlik "Çelik Alay" olarak anıldı".
Ali Fuat Cebesoy bu kuvvetlerden şöyle söz eder:
"Anadolu'nun muayyen bir kısmını elde tutabilmenin ilk şartı, başında olduğum 20. Kolordu'nun sahası içinde olan Isparta-Afyonkarahisar-Eskişehir hattını elde muhafaza edebilmekti. Eskişehir'de İngilizler vardı. Eğer Isparta ve Afyon'u muhafaza edebilsek idik, Eskişehir'deki İngilizleri atmak mümkündü. Isparta ve Afyon'da milli kuvvetleri teşkil edebilme faaliyetimize lüzum kalmadı: Bu iki şehrimizde, iki din adamı, başı sarıklı iki mücahit başa geçmişler ve milli kuvvetleri tecrübeli kumandan siyaset ve basireti ile teşkilatlandırmışlar ve ilk anda yadırganacak bir kararla kumandayı da bizzat ellerine almışlardı. Isparta'da Hafız İbrahim Efendi, Afyonkarahisar'da Hoca İsmail Şükrü Efendi…" (6)
Haziran 1920'de Yunan ordusunun Milne hattını aşarak diğer şehirlerle birlikte Alaşehir'i işgal etmesi üzerine Milli Savunma Vekili Fevzi Çakmak'ın ordu bünyesinden katkıları ve bizzat İsmail Şükrü Hoca'nın halkı teşvik ederek topladığı 700 kadar silah, 600 kadar mücahit ve 120 atla İzzettin Bey'in komuta ettiği Uşak cephesinde bir müdafaa hattı tesis etti. Çelik Alay Yunan ileri harekatını dokuz ay uğraştırarak düzenli ordunun hazırlanmasını sağlamış, İtalyanların Isparta ve çevresinde barınmasını imkansız kılmıştır.
Düzenli ordunun kurulması üzerine "Çelik Alay" 68. Alay içinde yer aldı. İsmail Şükrü Efendi de Meclis'e döndü. III. Toplantı yılında Şeriye-Evkaf Komisyonu'nun sözcülüğünü yaptı. Kaleme aldığı "Hilafet-i İslamiye ve Büyük Millet Meclisi" adlı risalede mevcut bazı yazıların Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi dolayısıyla hakkında kovuşturma yapılmak üzere dokunulmazlığının kaldırılması, Adliye Vekaleti'nin 18 Ocak 1923 tarihli yazısıyla istendi ise de, 5. Şubece yapılan soruşturma sonucu verilen 14 Şubat 1923 tarihli rapor üzerine, buna lüzum görülmedi.
Dönem içinde 14'ü gizli oturumlarda olmak üzere 65 konuşma yaptı. 6 soru, 3 gensoru önergesi verdi. İktisat Vekili Sırrı Bellioğlu (İzmit) hakkındaki gensoru önergesi, Vekile güvensizlik ile sonuçlandı. Harp Kazançları Vergisinin Tahsiline Dair Kanuna Bazı Hükümler Eklenmesi hakkındaki Ömer Lütfi Yasin (Amasya) ile birlikte yaptığı teklif, Hükümetin de katılmasıyla 23 Ağustos 1922'de 251 sayılı Kanun olarak kabul edildi.
Milletvekilliği bu dönemde sona erince memleketine dönerek vaizlik hizmetine devam etti. 25 Aralık 1950'de Afyon'da öldü. Evli ve iki çocuk babası idi.
Cephede hizmeti nedeniyle TBMM kararıyla Kırmızı-Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası'yla ödüllendirilmiştir. Bu arada kurduğu milli kuvvetin adı olan "Çelikalay" soyadı oldu.
Şahin Bey'in asıl adı Mehmed Said'tir. 1877 yılında Antep'te doğdu. 1899'de Yemen'e er olarak giden Mehmed Said, Yemen cephesinde gösterdiği muvaffakiyet ve kahramanlık üzerine başçavuş oldu. 1911'de Trablusgarb'a gönüllü olarak gitti, Balkan savaşlarında Çatalca cephesinde savaştı. Halk tarafından Şahin Bey diye isimlendirildi.
Galiçya'da 15. Kolorduda, 1917 Ekiminde ise Sina Cephesinde vazife aldı. Tehlikeli vazifelere gönüllü olup, görevi başarıyla ifa edince teğmenliğe yükseltilti. 1918 yılında İngilizlerle Sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe neticesinde esir düştü. Mısır'daki İngiliz esir kampında 1919 Aralık ayı başlarına kadar esir olarak kaldı, ateşkesden sonra serbest bırakıldı. Şahin Bey, 13 Aralık 1919'da İstanbul'a geldi ve Harbiye Nezaretine müracaat ederek vazife istedi.Harbiye Nezareti tarafından Urfa'nın Birecik kazası Askerlik Şubesi Başkanlığına tayin olunan Şahin Bey, işgal altındaki Antep'in vaziyetini görerek Antep'te kalmaya karar verdi. Antep Heyet-i Merkeziyesine müracaat ederek vazife isteyen Şahin Bey, heyetin kendisine Kilis-Antep yolunu kontrol altında tutma vazifesini vermesi üzerine derhal çalışmaya başladı.
Kilis-Antep yolunu tutarak Fransızların Antep'e yardım göndermesini 28 Mart 1920'ye kadar 100 kişilik birliğiyle engelledi. Kilis'ten hareket eden Fransızlar'ın Şahin Bey'in kontrolündeki savunma noktalarına 26 Mart 1920'de 3 piyade alayı 200 süvari bir batarya top, 4 tank ile saldırmasıyla çatışmalar başladı. Birinci gün Fransızllar Şahin Bey ve kuvvetlerinin tuttuğu siperleri akşama kadar top ve tank ateşi yağdırdı. Şahin Bey ve kuvvetleri silahlarının yetersizliğinden mukabale edemedi. Aynı günün gecesi Şahin Bey bir gece baskını yapmaya çalışdıysada başarılı olamadı. Savunma hattını geri çekti. Son kurşununa kadar savaştı, 28 Mart 1920'de bu çatışmalar sırasında şehit oldu. Gaziantep ve yöresinde milli mücadalenin destanlaşan isimlerindendi. Adına pekçok türkü, şiir yazılmıştır. Şahinbey İlçesi'nin Düztepe semtindeki lise de Şehit Şahin Lisesi adını taşımaktadır.
Şehit Şerife Bacı
Şehit Şerife Bacı Anıtı
Kurtuluş Savaşı'nda eli silah tutanların cephede olduğu sıralarda İnebolu'ya çıkarılan silah ve cephanelerin Kastamonu üzerinden Ankara'ya ulaştırılmasında yaşlı erkeklerle kadınların da insanüstü çalışmaları olmuş, tarihe geçmişlerdir. Bu tarihe geçen kadınlarımızdan biri de Seydilerli Şehit Şerife Bacı'dır. Şerife Bacı 1921 yılının çetin kış şartlarının hüküm sürdüğü Aralık ayında sırtında çocuğu, önünde kağnısı ile İnebolu'dan Kastamonu'ya cephane taşırken, Kastamonu Kışlası önüne kadar gelmiş, mermileri ve çocuğunu korumak uğruna donarak şehit olmuştur.
__________________
Msn İRTİßaT !...KeşKe ßu kadar ßüyük Sevdirmeseydin Kendini...!
|
|
|