türk filmlerinden bazı replikler...

[sultanı'şuara]

türk filmlerinden bazı replikler...

--------------------------------------------------------------------------------


-alo,kimsiniz?
-ben kemal.....geliyorum
dııııt dııııt dııııt...
-aloo, alooo !!! çabuk hazırlanın kemal geliyor..
(cüneyt arkın'ın bir filminden)


benim babam hiç olmadı...anam ben daha doğmadan ölmüş... (küçük emrah)


-hile yaptın!!bombacı diil topçu olsan hileni yemem ulan!!
-limon ye öyleyse hıyar(cebindeki limonu çıkarıp şapırdatarak yalamak suretiyle...)


-çıkart o topuklu ayakkabıları gülcan! onlar kötü kadınlara yaraşır
-yememeliyiz o etleri gülcan, yememeliyiz.
-evet abi, yememeliyiz, yemicez onları (k.emrah)

-nasıl olurda leon gibi bir iblisten senin gibi bir melek çıkar?


daha bir ortaokul müsameresinde söylediği türküyle herkesi kendine hayran bırakan emrah'ı daha sonra şartlar okulu bırakıp sokak satıcılığına itmiştir. tam dibe vurduğunu düşündüğü anda bir hocası emrah'ın elinden tutup onu eski öğrencilerinden biri olan bir plak yapımcısına götürür. yapımcı ile emrah'ın arasında vuku bulan diyalog şöyle;
- adın ne senin evlat?
- emrah efendim, dedemin adını koymuşlar.
- hımm emrah güzel isim, sanatçı ismi, başına bir de küçük ekledik mi, tamam hocam olur bu iş.
küçük yaşına rağmen olgun davranışlarla herkesin takdirine mahzar olan emrah şöhret basamaklarını da üçer beşer çıkarken, kız kardeşi gül'e de hem ana hem de baba olmaktadır. ilk kazandığı parayla bir ev alır, aldığı evi kardeşine gezdirirken şöyle bir diyalog gerçekleşir;
- burası neresi ağabey?
- bundan sonra burası bizim evimiz kardeşim, burada yaşayacağız.
- peki, burası ne ağabey?
- mutfak kardeşim, yemek pişiriliyor burada
- ne kadar büyük ağabeycim, saklambaç bile oynanır burada? keşke anamızda olsa ağabey.
- bizim anamız öldü tamam mı gül, anma onun ismini bir daha.


-ne yapıyorsun öyle oğlum?
-tabancanı gömüyorum baba.bir daha cinayet işlemeni istemiyorum,onurlu bir adam ol artık,şerefsiz olma.
-seninle iftihar ediyorum oğlum..

küçük emrah parkta oturmaktadır...aniden yanına tanımadığı biri gelir ve şunu söyler:
-ben senin babanım!...




-nalan nalan, ama ben seni seviyorum...
-nayır murat, ben başkasını seviyorum...


-bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla


soru:vizontele nedir?
a.e.:vizontele radyonun resimlisidir, hani zeki müren şarkı söylüyor ya, onu hem dinleyip, hem de göreceksiniz.
c.y.eki zeki müren de bizi görecek mi?


-adama bir metreden fazla yaklaşamıyoruz, en fazla yaklaşan adamımız gerzek hamdiydi, mülayim onu da perişan etti...
-(gerzek hamdi)abi nası oldu da bana arkası dönükken beni sırtımdan vurdu hala anlamadım...
-zaten anlasan adın gerzek hamdi olmazdı, devee...


-bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı..

-bak ramazan ne kadar kolay aldım


-tatlı mı?
-baldan tatlı!
-bi gün ben de yicem...' (sezercik aslan parçası)

-allaala çok garip,biz bu kuyuyu niye kazdık?
-niye kazdık?
-gulyabaniyi yakalamk için
-yakalamak için
-peki kuyuya kim düştü? ben.
-evet sen
-kumandanım?
-efendim yavrum
-bu durumda gulyabani sensin
-evet benim.
-gördünüz mü bak sonunda itiraf etti.
-öhm,hööst hayvan herif bu ne samimiyet!


gözleri görme yetisini kaybetmiş olan cünayt arkın, trafiğin yoğun olduğu bir caddede karşıdan karşıya geçmeye çalışmaktadır, bir anda klasik türk filmlerindeki fren sesi duyulur ve akabinde şu diyalog gerçekleşir:
bir kamyon şöförü: "kör müsün be adam? önüne baksana!!"
cüneyt arkın: "nevet amayım"


şener şen kahvehanede jilet tanıtır:
-dünyanın tüm meşhurları bununla ile traş oluyor: ingiltere kralı, rahmetli başkan kennedy, taçsız kral pele, backanbauer, kaleci myer, nadia comaneci, brigitte bardot , fenerbahçeli cemil!


metin akpınar mahallenin en zengini ve tek televizyon sahıbısıdır.çlümcül derecede hasta olan tarık akanın kardeşi öleceğinden habersiz,bir televizyonlarının olmasını istemektedir.tarık akan ve can yoldaşı halit akçatepe kardeşini bir kere de olsa mutlu etmenin peşinde koşarken ölüm yavaş yavaş yaklaşmaktadır.kan satarak televizyon alınamayacağını anlayan iki kafadar ufaklığı bir süre umutlandıracak bir yol bulurlar.ve evlerinin çatısına anten yerleştirerek, yakında televizyon gelecek hissiyatını kardeşlerine aşılarlar.söz konusu anteni gören
ve bu iki çulsuzun televizyon alabileceğine ihtimal vermeyen kan tüccarı namıssız zengin metin akpınar sorar
-aeletiz var mı aletiniz??(televizyon kasedilmektedir)
-yok..ama alacağız
-he he..ülen olum,aletiniz yok da kıçınıza mı sokacaanız o enteni


patron işçilere para dağıtır
-üçyüz,üçyüz,yüz
+hepsi bu kadar mı kurban?
-evet
+benimki niye ötekilerden eksik?
-onlar sendikalı
+bende harranlıyım.


-ben kadir!
-hangi kadir?
-deli kadir ulaaaaaaaaaaannnn!

-şimdi ananı laciverte boyadım

-hüsnü malik'in elinde patlatmış(yedi bela düsnü)

çöpçüler kralı filminden
- kız noldu senin belediyeci?
-anam ölemeden almam seni diyo baba
-anasını mı öldürsek baba!!!




ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
-ben vurdum
(tatar ramazan)

-sekerpare seviyorum lan seniiiiii. oh soyledim sonunda


muhtemel bir sulukule filmi: taraflar hakim karşısında:
kadın:
-akim beyim sen ona inanma çingenedir o...
perran kutman:
-akim bey bana cingene der,sankim kendisi franfıs...

- gürültü yapma be!
- kim yapıyo be?
- sen!
- ... evet ben. hıhıhıhı.

murat eski bir doktordur ancak terk edip giden karısından sonra kendisini alkole vermi$tir bir bün yeniden ameliyat yapmak için arkada$ları onu ikna etmeye gelirler...
-nadi murat... nadi... nolur.. nnnnbunu ancak sen yaparsınnn..*
daha önce masadayken titremeyen ellerini gösterir
-..bu ellerle mi?...


öğretmen: çocuklar, bu sene yıl sonu temsilinde külkedisi müzikalini oynayacağız. ve tabii külkedisi rolünü de aranızda en güzel sesi olan ceylan'a veriyoruz. (sınıftan alkışlar yükselir)
küçük ceylan: b-ben mi? (sessizlik) özür dilerim hocam, ama bu rolü kabul edemem, çünkü bizim külkedisi kostümünü alacak durumumuz yok...

otuzyaşındakiliseöğrencisioğlan: eee, ne yapıyoruz çocuklar?
otuzyaşındakiliseöğrencisioğlaniki: hadi kafeye gidelim ceylan!
küçük ceylan: neden anlamıyorsunuz, ben sizin gibi yaşayamam, maddi durumumuz iyi değil

küçük ceylan: nasılsın kardeşim, hadi evimize gidelim vs...
ceylanın kardeşi: bugün beni top parası vermediğim için oyunlarına

- ramazaaan
- efendiem şaban
- galiba ben aşık oldum
- bendie
- ama benim ki çok güzel
- benimkidea
- benimki bu evde
- aaa benimkide bu evdea


gülşen bubikoğlu, annesi perran kutman ile avize taşlarından küpe,perdeden elbise yaparak, zengin koca umudu ile lüks bir restaurantda salına salına ,zenginliklerini ,şef garsona överek yemek siparişi vermek üzerindedirler.
paşa babamızın sofrası,monte carlo'da prenseslerle yemek filan derken iş siparişe gelir.
kıl kuyruk garson sorar:
-ne alırsınız efenim..
-siz ne önerirsiniz şef bey (kibarlıkdan kırılma noktasındalar)
-a la carte tavuk .. der garson memnun bir ifade ve aldığı cevap...
- o kart tavugu anana yedir sen godoş !!!!


emrah manav osman abisi'ne gider ve soyle der:
-osman abi,bizim borclari gelecek aya erteleyebilir misin aabi?
hasin manav osman abi,cevabi yapistirir,
-sen git anan gelsin
namuslu emrah sinirlenir,catar kaslarini dalar manava
-ne dedin lan sen?ne dedin lan?bi daha desene hadi lan.


-graw graw graw...
-ulan adama bak be rüyasında bile vukuatı var



neşeli günlerden
ay$en gruda : annem göster ama elletme dedi..



a: ayşeyi görmek istiyoruz...
b: ayşeyi görmeye geldik
c: ayşesiz buraların tadı tuzu yok!
d: ayşe nerede??!
e: ayşeyi gösterin bize...
.
.
.

ayşe'nin annesi : ne diyorsunuz? hiç bir şey anlamıyorum..!!!



- leyla sana bir şiir yazdım okuym mi?
- evet paşam
- aşk kalbimi yakan bir ok gibidir
en sevdiğim tatlı .....kazandibidir
(ıııı...)
leyla gel sokma beni müşküle
seninle kaşık atalım iki tabak keşküle
(tosun paşa' dan)