![]() |
MİT
Bilim adamları, birgün mağarada yaşı 1.582.903 olan bir İnsan fosili bulur, bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar. Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki; Bu fosilin yaşı 1.400.000 ila 1.600.000 arasında... Daha sonra CIA girer ve 12 saat sonra baya bi havali şekilde çıkarlar. Bu fosilin yaşı 1.500.000 ila 1.600.000 arasında derler... Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 gün kalırlar. 49. saatte çıkar derler ki; Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasında... En son olarak bizim MİT girer. Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok, 1 ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok. Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya... Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda... Sigarası için bir ateş ister, sigarasını yakar, o sırada gazeteciler heyecanla; İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi? Bizimki sigaradan bir fırt çeker ve; Fosilin yaşı tam olarak 1.582.903 der. Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz? Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki; Zor oldu ama "Konuşturduk pezoyu"http://www.forumuz.biz/images/smilies/biggrin.gifhttp://www.forumuz.biz/images/smilies/biggrin.gif |
Dünyanın meshur
"think-tank"ları bir araya gelirler. Arastırma konuları önümüzdeki asırda dünyanın hakimi kim olacaktır. Dünya kime kalacaktır. Bilgisayara bütün ülkelerin nüfus yapısından, ekonomiye, eğitimden sağlığa ve siyasetten askeriyeye kadar bütün bilgiler yüklenir. Uzmanlar "Dünya kime kalacak" diye sorularını yazarlar ve "enter"e basarlar. 1 dakika sonra ekranda büyük harflerle cevap görünür: "Dünya Türklere kalacak." Uzmanlar soktadır. En nihayet birisi saskınlıktan kurtulup, "neden" diye yazar ve "enter" e basar. Bilgisayardan hemen cevap gelir: "Bütün milletler uzaya gidecek, böylece dünya Türklere kalacak." __________________ |
Adam ve karısı sabah sabah çok kötü kavga etmişler.
Adam kapıyı çarptığı gibi gitmiş, kadın da hiç oralı olmamış. Derken kadın evde iş yaparken birden kapı çalmış, kadın kapıyı bir açmış, karşısında çiçekçi dükkanından gelen bir çocuk ve kucağında da 12 düzine kırmızı gül. Kadın seviniceği yerde "OFFF ŞİMDİ YANDIM!.." demiş. Çiçekçi çocuk sormuş : "Ne oldu bayan? Gülleri sevmez misiniz?" Kadın : "Çok severim, demiş. Ama siz bu kadar çiçek ne anlama geliyor bilmiyorsunuz!" Çocuk : "Hayır bilmiyorum ne demek?" Kadın : "Bu demektir ki önümüzdeki iki haftayı sırtüstü yatmış bacaklarım havaya dikilmiş vaziyette geçireceğim. Çocuk şaşırmış'' "Niye ki? Evde vazo yok mu?" |
Ayşe ile Ali diye iki çacuk varmış. Bir gün battaniyeye sarılıp yatıyorlarmış. Ayşe Ali'ye sormuş:
"-Ali ben kız mıyım,erkek miyim?" Ali: "-Dur battaniyenin altına bakıyım" Ali bakar ve: "-Sen kızsın" der. Ayşe nedenini sorar "-Senin terliklerin pembe,benim terliklerim ise mavi" |
Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış, kaldırıma ancak
yanaşabilmiş. Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, birde bunların yanına talihsizlik eklenince, söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil. Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle başbaşa, kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir; -Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle? -Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düsürdüm. -Düşündüğün seye bak! öbür lastiklerden birer tane sök hepsi 3 bijonlu olsun. Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen ise girişir. Herseyi tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı deliye takılır. Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl hastanesindeki adama seslenir: -Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar - Biz burada 'delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil. |
Askerde İstanbul'lu bir arkadaş acemiliği tamamlamış, kura çekiyor..
Elini torbaya daldırmış, bir kağıt seçmiş. Komutan: - Bu mu oğlum? Asker: - Hayır komutanım ben Sarıyer'liyim ve sarıyer orduevini istiyorum. İçime doğdu bu kura İstanbul ama Sarıyer değil.. Demiş ve kağıdı açmadan torbaya atmış. Karıştırmış, karıştırmış ve bi kağıt çıkartmış. Komutan: - Evladım bu mudur? Asker: -Evet komutanım budur.. Kesin hissettim bu sarıyer orduevi. Komutan kağıdı açmış ve.. -Evladım Sarı'yı tutturdun da Kamış'ı nerene sokacaksın bilemiyeceğim |
Brejnev, Küba'ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk yapacaklar. Ülkenin en iyi ressamına başvurmuşlar. Bir tablo yap. Adı "Brejnev Küba da" olsun diye.
Ressam: "- Hadi oradan" demiş. "- Ben adamı görmedim bile. Adam hayatında Küba'ya gelmedi. Şimdi ben nasıl "Brejnev Küba da" diye atmasyondan resim yaparım?" Tesadüf bu ya. Bizim Temel, puro almaya Havana'ya gelmiş o sırada. Sıkıntıyı duymuş. "- Ben size istediğiniz tabloyu yaparım. Bana bir sandık puro verirseniz" diye. Vermişler. Temel bir hafta sonra, Kübalılar'ı çağırmış. - "İşte tablonuz" demiş. Tuvalin üzerini örten bezi hızla aşağı çekivermiş. Kübalılar da donuvermişler. Tabloda, yatakta iki kişi, al takke ver külah. - "Bu ne" diye gürlemiş, Turizm Bakanı. - "Bu ne?.. Bu kadın kim?.." - "Brejnev'in karısı!" demiş, Temel. - "Peki bu üstündeki adam kim?" - "Brejnev'in uşağı!.." - "Peki Brejnev nerde ulan!.." - "Brejnev Küba'da" demiş Temel! |
Buda Benden Klasik Sarısın Fıkrası
Yesil gözlü sarisinin biri kütüphaneye girmis. Dosdogru bankoya yürümüs. 'Bir hamburger, bir patates ve bir de cola istiyorum' demis. Bankodaki adam saskinlikla sarisinin yüzüne bakmis. Bizim yesil mi yesil gözlü sarisin adamin anlamadigini sanip bagirarak tekrarlamis.: 'BIR HAMBURGER, BIR PATATES BIR DE COLA ISTIYORUM!' Adam daha büyük bir saskinlikla yanitlamis: 'Hanimefendi burasi kütüphane...' Yesil gözlü sarisin bunun üzerine 'Ohh, özür dilerim' deyip neredeyse fisildayarak: 'bana bir hamburger, bir patates, bir de cola lütfen' demis. |
Bir sarışın, bir kızıl saçlı ve bir esmer kadın çölün ortasında arabayla yol almaktadırlar. Hava korkunç sıcaktır. Arabanın motoru birden stop eder.
İnip baktıklarında, motoru tekrar çalıştıramayacaklarını anlarlar. Mecburen çölde uzunca bir yürüyüş yapmaları gerektiğinden, her biri arabadan birşeyler alır. Esmer, bir şise su; kızıl saçlı bir paket bisküvi ve sarışın da arabanın kapısını söküp alır. Çölde yürümeye başlarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler. Mola sırasında sarışın ve esmer kadınlar kızıl saçlıya döner ve niye bir paket bisküvi aldığını sorarlar. - "Acıkırsam yerim, diye düşündüm" cevabını verir kızıl saçlı "..çölde ne kadar yürüyeceğimiz belli değil.." Hepsi de bunun çok mantıklı olduğunu düşünür. Ve sonra sarışın kadınla kızıl saçlı olanı esmere döner ve niye yanına bir şise su aldığını sorarlar. - "Eğer susarsam, yanımda içecek birşeyin olması gerektiğini düşündüm.." diye cevaplar esmer kadın. Evet, bu çok akıllıca bir fikir, diye düşünür diğer ikisi. En sonunda esmer ve kızıl saçlı kadınlar sarışına dönerler ve arabanın kapısını niçin söküp aldığını sorarlar. - "Şeyy.." der sarışın "..çok sıcak olursa pencereyi açıp serinlerim diye düşündüm de.." |
Üç sarışın, detektif olmak üzere polis teşkilatına müracaat etmişler.
Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzım'a düşmüş. Komiser Kâzım birinci kıza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve "Söyle kızım" demiş "Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?" Kız şöyle bir durmuş ve "Çok kolay" demiş "Adam tek gözlü" Komiser Kâzım resime bakmış ve "Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabi tek göz göreceksin..." demiş ve aynı resmi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve "Bana bak" diye ilave etmiş "Doğru dürüst bir cevap ver" İkinci kız "Bu adamı tanımak çok kolay" demiş "Çünkü adamın tek kulağı var" Komiser Kâzım "Kızım" diye bagırmış "Bu resim profilden dedik yaa!...Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulaği olduğunu bilemeyiz..." Kâzım üçüncü kıza "Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış. Beni çıldırtma. Bu adamın bariz özelliği nedir, bu adamı ileride nasıl tanırsın?" diye sormuş Kız "Bu adam lens takıyor" diye cevap vermiş. Komiser Kâzım şaşkın şaşkın resme bakmış ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış. Merak etmiş adamın dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş. Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde "Aferin be kızım" demiş "Doğru bilmişsin. Şimdi söyle bakalım bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?" Kız "Çok kolay" diye cevap vermiş: "Tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya!!" |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:46. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.